Ana içeriğe atla

DERS 1 TAHARET VE ABDEST BAHSİ (10.10.16)

1. TAHARET VE ABDEST BAHSİ

Necâsetten tahareti anlatırken buyuruyor ki:
​“Namaz kılacak kimsenin, namaz kıldığı yerden, elbisesinden ve bedeninden necâseti temizlemesi lâzımdır. Necâset, her temiz su ile, sirke ve gül suyu gibi akıcı mayiler ile temizlenir. (Emici olmayan, düz parlak şeyler, meselâ cam, ayna, kemik, tırnak, bıçak, yağlı boyalı eşya, vernikli eşya üzerindeki katı veya akıcı her necâseti, el ile, toprak ile veya herhangi temiz şey ile silip, üç sıfatı (renk, koku, tat) gidince temiz olur. Menî necis olup, kurumuş ise oğmakla, bulunduğu yer ve deri temiz olur. Meni yaş ise ve kan kuru da, yaş da olsa, elbisede veya deride bulunduğu yeri yıkamak lâzımdır.)
İğne ucu kadar elbiseye sıçrayan bevl ve kan damlaları ve sokakta sıçrayan çamurların elbiseye ve yaş deriye değmesi affedilmiştir. Deride, elbisede, namaz kılınan yerde bulunan kaba necâset, dirhem miktarı ise yıkamak farz olur. (Dirhem miktarından az ise yıkamak sünnettir.) Dirhem miktârı demek, katı necâsetlerde bir miskal, ya’nî 4.8 gr. ağırlıktır Sıvı necâsetlerde, açık el ayasındaki suyun genişliği kadar yüzeydir. Bir miskalden az olan katı necâset, elbisenin, avuç içinden daha geniş yüzüne yayılınca, namaza mâni olmuyor.)”

Abdest:
Cenab-ı Allah (C.C.) «Ey iman ile şereflenenler. Namazı kılmaya niyet ettiğiniz zaman yüzlerinizi, ellerinizi dirsekleriyle birlikte yıkayınız, başınızı mesh edip ayaklarınızı topuklarınızla beraber yıkayınız» (Maide: 6) buyurdu. 

Öyle ise abdestin farzı dört (el, yüz ve ayak) azanın yıkanması ve başın (en az dörtte birinin) meshedilmesidir. Dirsekler ve topuklar yıkanmaya dahildirler. Başın meshinde farz olan Nasiye (başın dörtte biri) kadardır. Çünkü Eshab-ı Kiramdan Şu`be oğlu Hz. Mugîre (R.A.) rivayet buyuruyor ki: Resulü-Zişan (Â.S.) bir kavmin çöplüğüne gelip orada küçük taharetini ettikten sonra, abdest alarak Nasiyesini ve mestlerinin üzerini mesheyledi. (Bu hadisi şerif, başın dörtte birinin ve mestlerin üzerine meshetmenîn delilidir.)

Abdestin Sünnetleri:
1- Uykudan uyanıp abdest almaya başlarken ellerini, su çanağı­na sokmazdan önce, üç kere yıkamak.
2- Abdestin başlangıcında bes­meleyi yâni (Blsmillahil azim velhamdü lillahi alâ dinil İslâmı) oku­mak.
3- Misvak kullanmak.
4- Ağıza,
5- Buruna su vermek.
6- Kulakları meshetmek,
7- Sakal,
8- Parmak aralarını hilalla (Sıvaz­la) mak,
9- Her azanın üçer defa yıkanmasını tekrar etmektir.

Abdestin Müstehabları:
1- Abdest almayı kasteden kimsenin taharete niyet etmesi,
2- Bütün başına mesh vermesi,
3- Abdesti tertip üzere alması,
4- Allah abdestin keyfiyetim belirten âyet-i celilesinde hangi azayı evvelâ zıkret-mişse ondan başlaması,
5- Sağ azalardan başlaması,
6- Boynuna, mesh vermesidir.

Abdesti Bozan Şeyler:
1- İki yoldan (ön ve arkadan) çıkan her nesne.
2- Kan,
3- İrin.
4- Bedenden çıkıp temizlenmesi gereken mahallini (yerini) geçen sarı su,
5- Kusmuğu ağız dolusu olduğu zaman,
6- Yan üzerine,
7- Yahut bir kalçasına yasıanarak,
8- Veya sırtını bir şeye dayatarak uyumak­tır. Öyle ki; o dayadığı şey kaldırılırsa muhakkak düşecektir,
9- Ba­yılmak,
10- Deli olmak,
11- Rükûlü ve secdeli namazlarda yanında-kilerin işiteceği kadar gülmektir.


AYETİ KERİMELERİ HADİSİ ŞERİFLER VE SÜNNET REHBERLİĞİNDE ANLAMAK:

Ayeti Kerimeyi anlayıp en doğru şekliyle uygulamak için fıkıh alimleri Sünnet ve Hadis-i şeriflere müracaat etmiş, yaşayan Kuran olan Hz. Peygamber s.a.v den en doğru şeklini aktarmışlardır. Kuranı Kerim Hz. Peygamberin sünnetleri ve hadisleriyle anlaşılabilir hakikatine erişilebilir. Günümüzdeki bazı hadis inkarcıları ayetleri keyfiyetlerine göre yorumlayıp insanlar arasına nifak sokmakta ve ayrılık çıkarmaya çalışmakta, Peygamberimizin sünnetleri ve hadisleri hakkında şüphe oluşturup emellerine ulaşmayı planlamaktadır. Yolumuz Kuran Sünnet Vatan Millet yoludur. Her şeyin en doğrusunu yine Hz. Peygamber s.a.v rehberliğinde Kuranı Kerimden öğreneceğiz inşallah. Allah bizi Hakikati öğrenenlerden ve Hakikatin ardında koşanlardan eylesin inşallah..

HADISLER
​ABDESTLE İLGİLİ HADİSİ ŞERİFLER

“Şüphesiz ki benim ümmetim, kıyamet gününde, abdest izlerinden dolayı yüzleri nurlu, elleri ve ayakları parlak olarak çağrılacaktır. Yüzünün nurunu artırmaya gücü yeten kimse bunu yapsın” (Buhârî/Vudû-3)

“Namaz üç bölümdür; bir bölümü taharettir, bir bölümü rukudur, bir bölümü de secdedir. Artık onları hakkıyla eda edenin namazı da kabul edilir, diğer amelleri de kabul edilir. Namazı reddedilenin ise diğer amelleri de reddedilir”.(Mecma’uz-zevaid,salat:203)

“Müslüman veya mümin bir kul abdest alır ve yüzünü yıkarsa, gözleri ile bakarak işlediği her günah abdest suyu veya suyun son damlası ile yüzünden çıkar. İki elini yıkadığında, elleriyle tutarak işlediği her günah abdest suyu veya suyun son damlası– ile ellerinden çıkar. Ayaklarını yıkadığı zaman, ayaklarıyla yürüyerek işlediği her günah abdest suyu –veya suyun son damlası– ile ayaklarından çıkar. Neticede o mümin kul günahlardan temizlenmiş olur.”(Müslim, Taharet 32)

Abdestin Fazileti

Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: “Allah’ın hataları silmeye ve dereceleri yükseltmeye vesile kıldığı şeyleri size söylemeyeyim mi?” “Evet ey Allah’ın Resülü, söyleyin!” dediler. Bunun üzerine saydı:”Zahmetine rağmen abdesti tam almak. Mescide çok adım atmak. (Bir namazdan sonra diğer) Namazı beklemek. İşte bu ribattır, işte bu ribattır. İşte bu ribattır.” Müslim, Taharet 41, (251); Muvatta, Sefer 55, (1,161); Tirmizi, Taharet 39, (52); Nesai, Taharet 106.

İbnu Ömer (r.a) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Kim abdestli olduğu halde abdest tazelerse, AIlah bu sebeple kendisine on (misli) sevab yazar.” Tirmizi, Taharet 44, (59).

KUTUBUSİTTE'DEN

BÜYÜK VE KÜÇÜK ABDESTLE İLGİLİ MESELELER
3480 - Ümmü Kays Bintu Miksan radıyallahu anha anlatıyor: "Ben, henüz yemek yemeyen küçük bir oğlumla Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a gitmiştim. Varınca, çocuğu kucağına oturttu. Derken çocuk elbisesine akıttı. Su getirtip elbisesine serpti, fakat yıkamadı."
Bir rivayette: "...çileti" denmiştir.
Buhari, Vudü 59; Müslim, Taharet 103, (287); Muvatta, Taharet 110, (1, 64); Ebu Davud, Taharet 139, (374); Tirmizi, Taharet 54, (71); Nesai, Taharet 189, (1, 157).
*
3485 - Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: "Bir kadın bana: "Ben eteğimin zeylini fazla uzatıyorum ve pis yerlerde de yürüyorum? (Bu hususta ne dersiniz?)" diye sordu. Ben de ona Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın: "(Pis yerlere değen eteği) ondan sonrası temizler" dediğini söyledim."
Muvatta, Taharet 16, (1, 24); Ebu Davud, Taharet 140, (383); Tirmizi, Taharet 109, (143).
*
3486 - Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle denmiştir: "Beni Abdu'l-Eşhel'den bir kadın anlatıyor:
"Ey Allah'ın Resûlü dedim. Bizim, mescide giden yolumuz pis kokulu (topraktır). Yağmur yağınca ne yapalım?"
"Sizinkinden sonra, ondan daha temiz bir yol yok mu?" diye sordu. "Evet!" deyince:
"İşte bu öbürünü telafi eder, (temizler)!" buyurdu."
Ebu Davud, Taharet 140, (384).
*
3487 - Yine Ebu Davud'da Ebu Hüreyre'den bir rivayet şöyle: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizden biri, ayakkabısıyla bir pisliğe basarsa, bilesiniz, toprak onu temizler."
Ebu Davud, Taharet 141, (385, 386).
*
3488 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma diyor ki: "Elbisen yaş bir pisliğe değdi ise veya öylesi bir necasete ayakkabınla bastı isen, o pisliği su ile yıka. Pislik kuru ise, bir beis yok."
*
MENİ
3489 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın elbisesine bulaşan meniyi yıkıyordum. O, elbisesinde ıslak kısım (kurumamış) olduğu halde namaza giderdi."
Buhari, Vudü 64, 65; Müslim, Taharet 108, (289); Ebu Davud, Taharet 136, (371, 372, 373); Tirmizi, Taharet 85, 86, (117, 118); Nesai, Taharet 187, 188, (1, 156).
Bir diğer rivâyette şöyle gelmiştir: "İyi biliyorum kurumuş meni bulaşığını Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın çamaşırından tırnağımla kazıyarak çıkarıyordum."
Müslim, Tahâret 105, 109, (288, 290)

İSTİNCA
3512 - Yine Ebu Davud, Hz. Mu'âz radıyallahu anh'tan şu rivâyeti kaydetmiştir: "Lânete sebep olan üç yere abdest bozmaktan kaçının: Su yollarına, işlek yollara ve gölgeliklere."
Ebu Dâvud, Tahâret 14, (26).
*
3514 - Abdullah İbnu Mugaffel radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizden kimse hamam yaptığı yere akıtmasın. Zirâ vesveselerin çoğu bu yüzden hâsıl olur."
Ebu Dâvud, Tahâret 15, (27); Tirmizi, Tahâret 17, (21); Nesâi, Tahâret 32, (1, 34).
Ebu Dâvud'un rivâyetinde şu ziyâde var: "...sonra dönüp içinde yıkanacaktır."
*
3526 - Hz. Aişe radıyallahu anh'dan rivâyete göre şöyle derdi: "Size kim, Resülullah aleyhissalatu vesselâm'ın ayakta bevlettiğini söylerse, sakın onu tasdik etmeyin. O, daima çömelerek abdest bozardı."
Tirmizi, Tahâret 8, (12); Nesâi, Tahâret 25, (1, 26).
*
3529 - Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı işittim, şöyle demişti: "İki kişi beraberce helaya gidip, avretleri açık kaza-yı hacet ederken konuşmasınlar. Zirâ Allah Teâla Hazretleri, bu hale gadab eder." Ebu Dâvud, Tahâret 7, (15).
*
"Sizden kimse, üç taştan daha azı ile istinca etmesin.''
Müslim, Tahâret 57, (262); Tirmizi, Tahâret 12, (16); Ebu Dâvud, Tahâret 4, (7); Nesâi, Tahâret 37, 42, (1, 38, 39, 43).
*
3534 - Yine Müslim'de Hz. Câbir'den gelen bir rivâyet şöyle:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Biriniz istincada taş kullanırsa teklesin.''Müslim, Tahâret 24, (239).
*
3536 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın sağ eli, suyuna ve yiyeceği (ne değmek) içindi. Sol eli de istinca ve kirletme hâsıl edecek şeyler içindi.'' Ebu Dâvud, Tahâret 18, (33).
*
3538 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm helâya girince yüzüğünü çıkarırdı."
Ebu Dâvud, Tahâret 10, (19); Tirmizi, Libâs 16, (1746); Nesâi, Zinet 54, (8, 178).
*
3540 - Bir rivâyette şöyle gelmiştir: "(Resülullah aleyhissalâtu vesselâm) buyurmuştur ki: "Şu kenefler, (cin ve şeytanların) hazır bulundukları yerlerdir. Öyleyse biriniz helâya girince: "Eüzu billahi mine'l-hubsi ve'I- habâis" (Pislikten ve pislenmekten Alllah'a sığınırım) desin."
Ebu Dâvud, Tahâret 3, (6).

HELÂ DUASI
6045 - Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Sizden biri, helaya girince sakın şu duayı okumaktan aciz olmasın; "Allahümme inni eüzu bike mine'r-ricsi'n-necesi el-habîsi'l-muhbisi, eş-şeytani'r-racîmi (Allahım, ben, pis, necis, habis ve muhbis olan şeytan-ı racim'den sana sığınırım."
*
6046 - Enes İbnu Mâlik anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm heladan çıkınca "Benden ezayı giderip afiyet veren Allah'a hamdolsun!" derdi."
*
6063 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kabir azabının çoğu sidik sebebiyledir."

SU İLE İSTİNCA
6066 - Ebu Süfyan radıyallahu anh anlatıyor: "Bana Ebu Eyyûb el-Ensâri, Câbir İbnu Abdillah, Enes İbnu Mâlik haber verdiler ki, Tevbe sûresinin 108. ayeti -ki meal-i şerifi şöyledir: "Orada maddi ve manevi pisliklerden temizlenmeyi seven kimseler vardır. Allah da çokca temizlenenleri sever"- nazil olduğu vakit Resûlullah: "Ey Ensar cemaati! Allah sizi temizlik hususunda övmektedir, (bu övgüye sebep olan) temizliğiniz nedir?" diye sordular. Onlar da:
"Biz namaz için abdest alırız, cünüblüğe karşı yıkanırız, su ile de istinca yaparız!" dediler. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Övgü işte bunun için! Buna devam edin!" buyurdular."

Son Bahis:

Sürekli Abdestli olmak, Uyanır Uyanmaz ilk iş olarak abdest almak, Uyurken Abdestli uyumak sünnettir.

Üstadımızın sohbetinden: Kim abdest alır sünnet üzere sağ omzunun üzerine yatıp zikrederken uyursa uykusunda da zikretmiş gibidir.

Allah bizi öğrendiklerimizle amel edenlerden eylesin..
Amin


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süryanice

Geçen gün beni heyecanlandıran bir yazıya denk geldim. Süryaniceyle alakalıydı. Kısa bir bölümünü burada yayınlayacağım. Anlayabilmek için “ Ahma hamîsen, etma tamîsen..”  duasını birkaç sefer tekrar ettiğimde nedense Üstadım’ın ‘size söylenenden başkasını söylemeyin’ tavsiyesi aklıma geldi ve sustum. Bu hususu kendisine sormak için not aldım. Çünkü çok uzun ve çok yönlü olan bu meseleyi birkaç cümleyle kalbime tesir ettirebilecek yegane kişi kendisidir. O yüzden yazının tamamını paylaşıp yormak istemiyorum, bir bilgi olarak kalsın. Nasip olursa ve dillenmesi gereken bir meseleyse cevabını mecliste alırız inşallah.  “Abdülaziz Debbağ Hazretleri buyurdu ki; Tilmisan’ın saygıdeğer zevatından birkaç kişi bize geldi­ler. Beytullah’a hacceden zatlardan bazısı onlara demişler ki: Bir ara  Şeyh İbrahim Düsûkî  Hazretlerinin kabrini ziyaret et­tik. Tam bu sırada Şeyh İbrahim Hazretleri bize şu duayı öğ­retti: Bismillâhil hâlikil ekberi ve hüve hirzün mâniün mimmâ ehâfü m...

Kelime-i Tevhidle İlgili Hadis-i Şerifler

“Bir kimse, günde yüz kere (la ilahe illellah) derse, kıyamet gününde Allahu Teala (c.c) Hz.leri, o kulunun yüzünü ayın ondördüncü bedir gecesindeki parlaklığı gibi ba’s ve haşr edecek ve sevap cihetinden onun ameli derecesine, hiç kimsenin ameli ref olunmayacaktır. (Ancak onun kadar ve daha ziyade diyenlerinki müstesnadır.)  Et-Tegrib C.2 S.449 “Bir kimse (La ilahe illallah) diye şhadet getirirse, Allah’ü teala(c.c) Hz.leri o kimse üzerine cehennem, haram kılar.”  Et-Tegrib C.2 S.412 “Zikrin efdali La ilahe illallah’tır.”  Riyazussalihin “Bir Müslüman kul La ilahe illallah deyince, bu tevhid kelimesi gökleri yarar, Allah’ın (c.c) huzuruna varıp durur. Allah-u Teala (cc) Hz.leri ‘Sakin ol! Sakin ol!’ der. Kelime-i Tevhid cevap verir: ‘Nasıl sakin olayım. Beni söyleyen kişi mağfiret olunmadıkça sakin olamam. Heyecan ve ızdırabım dinmez.’ deyince Cenab-ı Hakk da: ‘Daha o kulumu lisanından seni akıtıp söylettiğim zaman onu mağfiret etmiştim.’ Buyurur. Ve Kelimei Tevhid ra...

Cemaatle Zikr'in Fazileti, Edep ve Erkanı - Mustafa ÖZBAĞ (Makale)

Zikri yaptırana Zakir denir. Zikr halakası mümkün olursa daire(halaka) şeklinde oluşturulur. Zakir zikrin adabını bilenleri birinci halakaya alır. Diğerlerini ikinci halakaya alır ve herkesin eşit bir şekilde zikri öğrenmesini ve yapmasını temin eder. İlahizen, gudümzenlerin ve mahalle görevlisi arkadaşların davet edilmeyi beklemeden ön halkaya geçmeleri gerekir. Zikrullahta üstad bulunsa dahi, görevli arkadaşların da bu şekilde halkayı tanzim etmeleri adabtandır. Ön halkada bulunmakla arka halkalarda olmak arasında fazilet farkı yoktur. Görevlilerin şehir dışından üstadı ziyarete gelen görevlileri ve misafirleri ön halkaya davet etmesi de adabtır. Zikrullah bitmeden, zikri terk etmek gerekiyorsa, üstadın müsaadesi olmadan terkedilmemelidir. Zikrullah yapılan mekanda kapı ve pencerelerin örtülmesi sünnettir. Zikrullah halkasının ortasına şifa niyetiyle su ve şeker konulabilir. Halka kurulduktan sonra, zakir silsile-i sadat üzere bağışlama yapar. Bağışlama usulü şöyledir: “Üç İhlas Bir...