"Siyahilerin ahlaklarının genel olarak hafif, yeğni, tasasız, eğlenceye düşkün ve çok neşeli olduklarını görüyoruz. Yine her vesile ile dans edip oynamaya düşkün olduklarına ve her yerde ahmaklıkla nitelendirildiklerine şahit oluyoruz. Bunun doğru sebebi, felsefenin ilgili bölümünde ifade edildiği gibi, sevinç ve mutluluğun kaynağı, insanın ruhundaki canlılığın gevşeyip yayılmasıdır (kanının kaynamasıdır). Üzüntünün sebebi de bunun tersi, yani kasılma ve büzülmedir. Bilindiği üzere, hararet havayı ve buharı gevşetip genişletir ve çözer. Onun için sarhoşlukta tarif edilemeyecek bir neşe ve mutluluk bulunur. Bunun nedeni içkinin sert etkisiyle meydana gelen yoğun hararetin, kalpte ruhu buharlandırıp gevşetmesidir. Ruh bu şekilde gevşer ve bunun sonucunda neşe gelir. Aynı şey hamama gidenler için de geçerlidir. Oranın sıcak havasını teneffüs ettiklerinde, sıcak hava ruhlarıyla temasa geçip ruhlarını ısıtır ve böylece onlar da neşelenirler. Belki de onların çoğu bu neşenin tesiriyle şarkı söylüyorlardır.
Siyahiler aşırı sıcakların bulunduğu kuşaklarda yaşadıklarından, hararet onların mizaçlarına ve tabiatlarına hakim olmakta ve ruhları da bedenlerine ve yaşadıkları kuşağa göre ısınmaktadır. Sonuçta onların ruhları, dördüncü kuşakta yaşayanlara göre çok daha hararetli ve gevşemiş olmaktadır. Ve bu durum onların çok daha hızlı bir şekilde sevinip neşelenmelerini sağlamaktadır. Yeğnilikleri ve eğlenceye düşkünlükleri de bunun bir sonucudur.
Deniz kenarındaki bölgelerde yaşayanlar da belli bir ölçüde siyahlar gibidir. Çünkü buralarda denizin güneş ışınlarını yansıtması sonucu hararet katlanarak artar ve bu hararete bağlı olarak oralarda yaşayanların sevinç ve yeğnilikteki payları da, tepeliklerde ve dağlık bölgelerde yaşayanlara göre daha çok olur.
Aynı özelliği belli bir ölçüde üçüncü kuşaktaki Mezopotamya topraklarında yaşayanlarda da görülür. Çünkü güneyde yer alan ve dağlardan uzak olan bu bölgede de sıcaklık çoktur. Mısır halkı için de bu durum geçerlidir. Onlar da tıpkı Mezopotamya topraklarında yaşayanlar gibidir veya onlara yakındır. Neşe ve yeğnilik onların belirgin özellikleri olup, işlerinin sonunu düşünüp tedbir almazlar. O kadar ki bir senelik hatta bir aylık erzaklarını bile önceden stoklamaz, hepsini pazardan temin ederler.
Oysa soğuk ve yüksek kesimlerde yaşayan Mağrib'teki Fas halkı bunların tam tersidir. Onların hep hüzünlü oldukları ve işlerinin sonunu düşünüp tedbir almakta aşırıya kaçtıkları görülür. Öyle ki iki senelik buğdayını önceden stoklarlar ve bu stoktan bir şey azalacak korkusuyla günün erken saatlerinde de hemen pazara giderler. Diğer kuşaklardaki ve ülkelerdeki halklar incelendiğinde, onların ahlakları ve mizaçları üzerinde de iklimin etkisi görülür.
Allah her şeyi yaratan ve bilendir. “
İbni Haldun - Mukaddime
Siyahiler aşırı sıcakların bulunduğu kuşaklarda yaşadıklarından, hararet onların mizaçlarına ve tabiatlarına hakim olmakta ve ruhları da bedenlerine ve yaşadıkları kuşağa göre ısınmaktadır. Sonuçta onların ruhları, dördüncü kuşakta yaşayanlara göre çok daha hararetli ve gevşemiş olmaktadır. Ve bu durum onların çok daha hızlı bir şekilde sevinip neşelenmelerini sağlamaktadır. Yeğnilikleri ve eğlenceye düşkünlükleri de bunun bir sonucudur.
Deniz kenarındaki bölgelerde yaşayanlar da belli bir ölçüde siyahlar gibidir. Çünkü buralarda denizin güneş ışınlarını yansıtması sonucu hararet katlanarak artar ve bu hararete bağlı olarak oralarda yaşayanların sevinç ve yeğnilikteki payları da, tepeliklerde ve dağlık bölgelerde yaşayanlara göre daha çok olur.
Aynı özelliği belli bir ölçüde üçüncü kuşaktaki Mezopotamya topraklarında yaşayanlarda da görülür. Çünkü güneyde yer alan ve dağlardan uzak olan bu bölgede de sıcaklık çoktur. Mısır halkı için de bu durum geçerlidir. Onlar da tıpkı Mezopotamya topraklarında yaşayanlar gibidir veya onlara yakındır. Neşe ve yeğnilik onların belirgin özellikleri olup, işlerinin sonunu düşünüp tedbir almazlar. O kadar ki bir senelik hatta bir aylık erzaklarını bile önceden stoklamaz, hepsini pazardan temin ederler.
Oysa soğuk ve yüksek kesimlerde yaşayan Mağrib'teki Fas halkı bunların tam tersidir. Onların hep hüzünlü oldukları ve işlerinin sonunu düşünüp tedbir almakta aşırıya kaçtıkları görülür. Öyle ki iki senelik buğdayını önceden stoklarlar ve bu stoktan bir şey azalacak korkusuyla günün erken saatlerinde de hemen pazara giderler. Diğer kuşaklardaki ve ülkelerdeki halklar incelendiğinde, onların ahlakları ve mizaçları üzerinde de iklimin etkisi görülür.
Allah her şeyi yaratan ve bilendir. “
İbni Haldun - Mukaddime
Yorumlar
Yorum Gönder